Şu dönemdeki eğitim sistemi sorunlarını tartışacak olursak bir sürü başlıktan söz edebileceğimizi biliyorum. Sistemin çok boyutluluğu, eğitim politikaları, sosyolojik yapımız, medya, okul, idareci, öğretmen, öğrenci, veli, akademik camia vs. Bir değişiklik yapıp, sorundan ziyade çözüm için bir öneri sunacağım bu yazımda: Kelebek Etkisi.
Eğitim ve Etkileri
Eğitim o kadar geniş bir alan ki, etkileri toplumdaki her bireyi yakından ilgilendirir. Bir yandan o kadar bireyseldir; 7’den 70’e herkes mutlaka içindedir; bir yandan da o kadar toplumsaldır; sosyolojik, psikolojik boyutları ile çok yönlüdür. Bireyler ve toplumlar da değildir yalnızca; doğa, hayvan, bitki gibi tüm canlılar da nasibini alır bu eğitimden. Bireyi hayvan katliamı yapan bir caniye de; bitkilerle ilgili yeni şeyler keşfeden bir dahiye de dönüştürebilirsiniz. Canlı habitatını da geçtim, oturduğunuz sandalyeden tutun da; içtiğiniz çaya kadar eğitimin etkilemediği tek bir alan bulamazsınız. Daha da ilgincini söyleyeyim: Eğitim bu etkilerinin yanında, yine aynı şeylerden etkilenir. Daha açıklayıcı haliyle; örneğin eğitim insanı, insan eğitimi etkiler; sürekli bir döngü halindedir bu durum.

Bilenler bilir, Pink Floyd müzik grubunun “Another Brick in the Wall” diye bir şarkısı vardır ve bu şarkı “We don’t need no education (bizim eğitime ihtiyacımız yok)” tarzında cümleler içerir. Şarkının özü eğitim sisteminin eleştirisi üzerinedir ve “hey öğretmen, öğrenciyi rahat bıraksana” gibi bir felsefe üzerine kuruludur. Şimdi bu şarkıyı yazan ve benzer düşünceleri paylaşan bireyleri etkileyen şey de eğitimdir, bu şarkının etkilediği şey de. Şahsen ben şarkının tınısını her ne kadar çok sevsem de eğitime yönelik sergilediği bu rahatsız edici tutumu beni üzer. Neden üzdüğünü şöyle anlatayım:

Kelebek Etkisi
Kelebek etkisini duydunuz mu? Duymadıysanız şu şekilde açıklayabilirim: dünyanın bir ucundaki bir kelebeğin kanat çırpışının diğer ucunda herhangi bir şeyi etkileyebildiğine dayanan bir felsefe öğretisi. Bununla ilgili size önerebileceğim bir film linkte mevcuttur. Bu öğretinin temel düsturu “Amazon ormanlarında bir kelebeğin kanat çırpması, ABD’de de fırtına kopmasına neden olabilir” üzerine inşa edilmiştir. Yani sizin zamanında yaptığınız ve önemsemediğiniz küçücük bir şey, başka bir yerde etkisini göstermiş olabilir.

Kelebek etkisi, eğitim alanında söz sahibi olan herkesi ilgilendiren bir etki türüdür. Çünkü eğitime yönelik her sorun, eğitimle profesyonel anlamda ilgilenen her bireyin sorunudur. Zamanında benim yaptığım veya yapmadığım bir şey, bir gün gelir başka bir mekanda farklı şekilde kendini gösterir. Misal, “The Wall” şarkısının ortaya çıkışı. Şarkının sözlerini yazan bireyin eğitiminde sorumlu her kimse, o bireyde eğitim hakkında rahatsız edici fikirler oluşmasını sağlamış, gün gelmiş bu fikirler kendisine bir şarkıda yer edinmiş, o şarkı sayesinde söz konusu fikirler her yere yayılmış; benim ülkeme, benim öğrencilerime, belki de benim çocuğuma. Şimdi soralım kendimize, benzer bir kelebek etkisinde bizim de payımız var mıdır?
Bence mutlaka vardır, belki o şarkının söz yazarının eğitiminde değil ama kendi çocuklarımızın eğitiminde. Ya da kendi çocuklarımızı eğitmeye çalışırken başka çocukların eğitimine de bir nevi müdahale etmiş sayılmıyor muyuz? Bu müdahaleler kaçınılmazdır, kimseye aman etmeyin demiyorum, sadece ettiğimiz müdahalenin boyutlarını anlatmaya çalışıyorum. Çocuğumuza yap ya da yapma dediğimiz küçücük bir şey bile kelebek etkisi sayesinde başka bir ortama mutlaka yansımaktadır.

Kelebek etkisini anlatabildiysem, “The Wall” şarkısının beni kızdırmasından ziyade neden üzdüğünü bir nebze açıklayabilmişimdir diye düşünüyorum. Çünkü şarkı sözlerindeki rahatsız edici fikirlerin oluşumunda, doğrudan olmasa da, benim de payım olmuştur ya da olacaktır. Çünkü ben bir insanım, çünkü ben bir vatandaşım, çünkü ben bir akademisyenim, çünkü ben bir anneyim ama en önemlisi çünkü ben bir eğitimciyim ve mutlaka bir şeyleri etkiliyorum!
Bu bakış açısına sahip olabilirsek, çözüm üretebiliriz!
Eğitimle profesyonel anlamda ilgilenen her bireyin önüne çıkan herhangi bir sorunda kendi payının da olabileceği bilincinde olması gerektiğine inanıyorum. Böylelikle olaylara çözüm odaklı bakabileceğimizi düşünüyorum. Malum çok yıpratıcı haberler duyabiliyoruz, küçücük çocukların vahşice öldürülmesi . Eğer ortada böyle bir cehalet varsa bu (çoğunlukla), kişileri iyi eğit(e)mediğimizden kaynaklanıyor. Eğer bakış açınız cinayeti işleyen kişinin eğitiminden ben sorumlu değildim, benim sorunum değil ise, kelebek etkisini düşünmenizi tavsiye ederim. Eğer bakış açınız bu sorun ailenin eğitiminden kaynaklanıyor ise, aileyi eğitememiş olmamız sorunu yine eğitime getirmez mi derim. Eğer bakış açınız ailenin eğitimi ile benim ne alakam var, ben o zamanlar yaşamıyordum bile derseniz, size yeniden kelebek etkisini tavsiye edebilirim. Bakış açımızı bu yöne doğru kaydırabilirsek eğer, sorunları içselleştirebilir, sorunu kendi sorunumuz gibi görebilir ve çözüm üretebiliriz.

Diyorum ki…
Eğitim camiasının içinde geçmiş ya da şu an olan her kim varsa, az da olsa “şu anki eğitimde” bir payı vardır diyorum. Elbette kimseyi “senin yüzünden bu oldu, şu oldu” diye suçlamıyorum; vurgulamak istediğim şey; kelebek etkisi. Bir öğretmen ya da öğretmen yetiştiricisinin yapamadığı ya da yanlış yaptığı herhangi bir şey, küçücük olsa dahi eğitimde istemediğimiz sonuçlara doğru bir adım daha atmamızı sağlıyor diyorum. Bu yüzden atılacak her adımın dikkatle düşünülmüş olması gerekir diyorum. Bir de şu yönden düşünmeliyiz: Kelebek etkisi yalnızca istenmedik değişimler meydana getirmez, istendik etkilere ve gelişimlere de yol açabilir. Biz adımlarımızı dikkatle ve özenle attığımız müddetçe sorunlar bir bir çözülmeye başlayacaktır. Birlikte çalıştığımız, birbirimizi anlayabildiğimiz ve birbirimize saygı duyabildiğimiz sürece o kelebek kanadı iyiliklere doğru yelken açacaktır. Gelin o kanatları iyiliğe ve sevgiye doğru açalım. İnsanoğlu neleri başaramamış ki şimdiye kadar?
0 yorum