Yazı dizimizin bu bölümünde matematik öğretiminde en büyük eksikliğimiz olarak addedebileceğim şeyden bahsedeceğim: Çocuğunuza matematiği bir ihtiyaç olarak hissettirme.

Gerek çağın getirisinden gerekse çocuğun gelişimsel özelliğinden dolayı, bir çocuk hayata çoğunlukla pragmatist (faydacı) bakar. Yani yaptığı işleri ya da ilgisi dahilinde olmayan yeni bir şey öğrenirken “bu benim ne işime yarayacak?” sorularını sorar. Söz konusu matematik olunca da aynı şey geçerli; onu sevmemesinin ya da ondan korkmasının en büyük nedeni “matematik benim hangi alanda, ne işime, nasıl yarar?” sorularına yanıt bulamamasıdır. Bu aşamada “matematik sınıf atlamana ya da sınavı geçmene yarar çocuğum” yanıtlarının matematiği öğrenmek için geçerli gerekçeler olmadığını da belirtmek isterim.

Matematik sınavı duası

Bir konuyu bir çocuğa ilk kez anlatırken, onun ilgisini çekmek gerektiğinden bahsedilir, şimdi ben de size aynı yöntemi uygulayacağım. Sanki ilk başta matematikten bahsetmiyormuş numarası yapıp, konuyu yine ona bağlayacağım:) Bakalım sizin ilginizi çekebilecek miyim?

Yeni Geometrik Şeklimiz; Scutoid

Bilim insanları derideki epitelyal hücreyi incelerken, bu hücrelerin daha önceden tanımlanmayan bir geometrik şekle sahip olduğunu keşfetmişler. Adını da “scutoid” koymuşlar. Bu buluşun eminim fen bilimlerine, özellikle biyolojiye katkısı çoktur ama ben matematikle olan ilişkisine değinmek istiyorum. (Kısa kesmek için hemen matematiğe geçiş yapıyorum, zira google amcam okunabilmem için kısa kesmem gerektiğini sürekli öğütlüyor)

yeni geometrik şekil scutoid

Hayırlı olsun yeni geometrik şeklimiz doğdu; Adı da Scutoid oldu.

Hafif eğimli iki kenarı olan ve bir köşesi kesilmiş prizma gibi görünen bu şekle tam olarak bir prizmadır diyemiyoruz. Çünkü prizma, eş ve paralel tabanlardan ve dörtgensel yanal yüzey(ler)den oluşur. Tabanına göre isimlendirilir; üçgen prizma, dikdörtgenler prizması…

Bu konu ile ilgili birçok şey tartışılabilir; Scutoidin neden tam olarak bir prizma olmadığı ya da o üçgensel bölgenin ne işe yarayabileceği vs (önerebileceğim bir video için tıklayınız). Benim vurgulayacağım şey ise başka olacak: Matematik, tarihi boyunca ihtiyaçlar üzerine inşa edilmiştir. Prizmalar da eskiden insanların bir ihtiyacını karşılamak üzere keşfedilmiştir. Bu gün o hiç anlamlandıramadığımız matematiksel kavramlar (limit, türev vs.) bile bir yerde birileri ihtiyaç duyduğu için ortaya çıkmıştır. Kimi zaman bu ihtiyaç somut elle tutulan bir modelden gelir (scutoidde olduğu gibi), kimi zaman da soyut bir ihtiyaçtan dolayı ortaya çıkar. Soyut bir ihtiyaçtan kastım, elle tutulur somut bir örneği olmayan kısımlardır. Örneğin biz üç boyutlu dünyada yaşarız ama matematikte 6 boyut vardır, biz o 6 boyutu ne duyarız, ne görürüz ne de hissederiz. Neyse ki matematiğin somut örneği olmayan kısmı bizi ilgilendirmez, onları üst düzey matematik yapan kişilere bırakalım.

Matematik, ihtiyaçlar üzerine inşa edilmiştir.

Matematiğin ihtiyaçlar üzerine inşa edilmesini iki açıdan değerlendirmek istiyorum. Birincisi hala matematikte keşfedilebilecek şeylerin olabileceği gerçeği, ki bu başka bir yazımın konusu, ikincisi de matematik öğretiminde matematiği ihtiyaç olarak hissettirme meselesi. Matematiği neden sevmiyoruz sorumuzun yanıtını bu bağlamda vereceğim: Matematik sevilmiyor, çünkü biz matematiğin bu yönünü es geçiyoruz. Öyle bir matematik öğretimi yapıyoruz ki sanki tüm konular gökten zembille inmiş, hiç bir yerde işe yaramıyor gibi hissediliyor. Kimse kusura bakmasın ama çocuklar bu konuda çok haklılar. Onlara matematiği bir ihtiyaç olarak hissettirmediğimiz müddetçe matematikten korkmaya ve onu sevmemeye devam edeceklerdir. Psikolojinin altın kuralı: Bilmediğimiz şeyden korkarız!

Matematikten korkan çocuk

Peki, neler yapılabilir bu konuda? Matematik tarihinden yararlanılabilir; öğretilebilecek konu hangi ihtiyaçtan ortaya çıkmışsa o ihtiyaca yönelik derslerimizi tasarlayabiliriz. Doğadan yararlanılabilir, doğada matematiğe dair bir çok model gösterebilirsiniz (örneğin geometrik şekillere yönelik), en basitinden taşlarla sayma, toplama, çıkarma işlemleri yapabilirsiniz ya da dallara bakarak çeşitli sayısal örüntüler keşfedebilirsiniz. Gün içerisinde hayata bakılabilir; örneğin bir marangoz iseniz kestiğiniz tahtanın ebatlarına, alanına ya da şekline yönelik sohbet edebilirsiniz çocuklarınızla. Bilimden yararlanılabilir; örneğin bak çocuğum deriyi incelerken Scutoid adında yeni bir geometrik şekil bulmuşlar diyebilirsiniz. Psikolojiden, felsefeden, spordan, sanattan, hukuktan bile yararlanılabilir fakat bu konulara özel bir yazı planladığımdan bu kısma şimdilik girmeyeceğim.

Demem o ki…

Matematiğe günümüzde bir hastalıkmış, bir illetmiş gibi bakılıyor, maalesef. Bunun en önemli nedeni de matematiğin günlük hayatımızın bir parçası olduğu gerçeğinin hayatımızdan çıkarılışı ve buna yönelik öğretimi. Çocuklar matematiğe yalnızca sınav ya da sınıf geçme odaklı baktığı müddetçe başarılı olamazlar. Gelin kendi perspektifimizi matematikle ilgili olmadığını düşündüğümüz şeylere çevirelim, oradaki matematiği arayalım. Biz keşfettiğimiz sürece çocuklarımız görebilir ve anlayabilir. Keşfedemezsek bile çocuklarımızı bu bilinç ile yetiştirebilirsek yeter! Ancak o zaman o adını bile söyleyemediğimiz yeni geometrik şekil Scutoid, Türkçe bir isme kavuşabilir. Gelin, matematiğimizi perspektifimizi başka yönlere çevirerek, hep birlikte kurtaralım!

Yaşasın matematik, yaşasın tantuni!
(Bu resim yalnızca espri amaçlı konulmuştur, matematik öğretimine yönelik bir mesaj içermemektedir)


0 yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir